14 Ağustos 2010 Cumartesi

ÇOCUKLARIMIZA NASİHAT- NAZIM HİKMET RAN

Hakkındır yaramazlık. 
Dik duvarlara tırman 
                    yüksek ağaçlara çık. 
Usta bir kaplan 
                        gibi kullansın elin 
yerde yıldırım gibi giden bisikletini.. 
Ve din dersleri hocasının resmini yapan 
            kurşunkaleminle yık 
            Mızraklı İlmihalin 
                        yeşil sarıklı iskeletini.. 
Sen kendi cennetini 
                kara toprağın üstünde kur. 
Coğrafya kitabıyla sustur, 
seni «Hilkati Âdem»le aldatanı.. 
Sen sade toprağı tanı 
                         toprağa inan. 
Ayırdetme öz anandan 
                            toprak ananı. 
Toprağı sev 
                    anan kadar... 
1928

3 Mart 2010 Çarşamba

İşte ömrü uzatan 10 meyve!



İstanbul- Okinawa’da insanlar, bol bol meyve yiyor. Mümkünse kabuklarıyla birlikte tüketilen meyveler, vücut sağlığının en önemli yapı taşları olan vitamin, mineral, lif içeriyorlar. e-kolay'ın haberine göre Fransız gazeteciler Anne Dufour ve Laurence Wittner, ‘Okinawa Rejimi’ adlı kitapta Okinawalı asırlıkların her gün 2-4 porsiyon meyve yediğini söylüyor: Bir porsiyon meyve, bir elma ya da iki kirazdır. Birinden ya da diğerinden birer kilo demek değildir. Peki bir porsiyon meyve ne kadardır? Orada bir meyve (elma, armut, portakal) veya iki küçük meyve (çilek, erik) ya da 100 gram kızıl meyve, 100 gram üzüm, bir dilim ananas veya bir dilim karpuz da bir porsiyondur.


Portakal

Okinawa’da en fazla tüketilen meyveler arasındadır. Portakalı C vitamini ile dolu olmasından bilirsiniz ama hepsi bu değil. Bütün turunçgiller gibi yeterli oranda kalsiyum taşır ve aynı zamanda anti-kolesterol lifler taşır. Ve unutmayın, meyve en iyi tatlıdır.
Ananas
Egzotik meyvelerin başında gelir. Düşük kalori yoğunluğuyla ilgi çeker. Sindirim proteinlerini üreten, özellikle balık ve ette bulunan ‘bromelain’ adında bir enzim içerir. Bu enzim kan pıhtılaşmasını dengeler ve kalbi korur. Bundan başka midede kanserojen maddelerin birleşmesine engel olan enzimleri içerir ve mideyi korur.
Avokado
Kalori yoğunluğu çok yüksektir fakat günlük mönüde yer alacak iyi bir adaydır. Çünkü, yağları çok yararlıdır (zeytinyağı kadar iyidir) ve diğer yandan kalp için iyi bir kozdur. Örneğin, lifleri, E vitamini anti-kolesteroldür ve çok iyi bir antioksidandır.
Elma
Kolesterolü ve tansiyonu düşürür. Düzenli olarak belli oranda tüketmek anti-aging etkinlik sağlar, kandaki şeker oranını düzenler ve diyabetin hızlandırdığı erken yaşlanmayı engeller. Bağışıklık sistemini güçlendirir, her gün yemek çok iyidir. Eklem ve romatizma ağrılarını keser. Kabızlığı engeller ve ishali keser.
Erik
Okinawa’da, genellikle salamurası yapılır ve macun kıvamında kullanılır. Sade bir şekilde pirinç ya da çaya eşlik eder. C vitamini konusunda alçakgönüllüdür ama kan damarlarını güçlendiren, etkililiğini artıran ilgi çekici unsurlarca zengindir. İdrar sökücüdür, bağırsakları yumuşatıcı etkisi vardır. Mineralden zengindir ve iyi bir anti-aging kaynağıdır!
Karpuz
Serinletici etkisi dışında, su içeriğiyle rekor kırar, ama diğer nitelikleriyle de bilimsel olarak ilgi çeker. Yüksek oranda keratin içerir, (portakal renginde bir kavun seçin), lif olarak zengindir ve anti-aging’dir. Diğer meyve ve sebzeler gibi sayısız kanser ve kardiyolojik hastalıklardan korunmada etkilidir.
Goya
Acı karpuz, goo-fo olarak da adlandırılır. Bizdeki sakız kabağına benzer. Kalori yoğunluğu düşük, vitamin ve lifler açısından zengin olduğu için çok sık tüketilir. Yemeklerin şeker verimlerini yavaşlatır ve kandaki şeker oranını düşürür. Acılığı sindirim sistemini yatıştırmaya yardımcı olur, özellikle de karaciğeri. Sağlık ve güzellik için mükemmeldir.
Japon armudu
Bir nevi elmadır ama ağızda armut etkisi yapar. Japon armudu, bizim armudumuza çok yakındır, yararları ve taşıdığı besin değerleri açısından da. Bileşimi çok dengelidir, nitelik ve makul bir mineral yelpazesine sahiptir, kalori olarak kusursuzdur.
Kiraz
Kiraz zamanı, Okinawa’da en güzel mevsimdir. Kiraz, pigment olarak güçlü koruyucuları sayesinde kılcal kan damarlarını korur. Vücudun diğer bölümlerine dağılan (ayaklar, eller, gözler) flavonoid’ler olarak adlandırılan bu pigmentler, kan dolaşımını destekler ve organların düzenlenmesini sağlar. Bu, yaşlılıkla savaşmada önemlidir.
Limon
Bütün turunçgiller gibi limon da sağlığa olan çok büyük katkılarıyla tanınır. Vitaminler ve flavonoid’lerle kan damarlarını güçlendirir. Kan dolaşımı yoluyla organlarımıza, hücrelerimize tıpkı benzin gibi güç verir ve vücudun yaşamsal vitamin materyallerini sağlar. Üstelik kanserden korunmada da önemli bir yeri vardır. Bütün yemeklerimize biraz limon suyu katarak onun faydalarından yararlanabiliriz, çünkü limon kandaki şeker oranını ve aynı zamanda kan basıncını düşürür.
Kaynak:Cumhuriyet gazetesi

28 Ocak 2010 Perşembe

Menopaz Dönemi

Çanakkale- Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Yrd. Doç. Dr. Gülbu Tanrıverdi, menopoz döneminde kadının ciddi bir değişim sürecine girdiğini söyledi. Bu dönemde kişinin üreme, sindirim, sinir, kalp ve damar gibi birçok sisteminin tamamiyle etkilendiğini belirten Tanrıverdi, şöyle dedi: ''Bu değişimle başetmenin birçok alternatif yolları vardır. En basitinden bir kadın doğum uzmanına gidilerek hormon tedavisine başlanabilir. Hormon tedavisiyle, eksik olan, yani onu o değişikliklere sürükleyen östrojeni suni olarak dışarıdan verebilirler. Aslında yaşanması gereken bir dönem değil. Yani sık sık egzersizini yapan, düzenli beslenen ve erken tanı muayenelerini yaptıran bir kadının korkacağı bir dönem değildir. ''
Menopoz döneminde kemiklerde kalsiyum yetersizliğinin başladığını ve kırılmalar meydana geldiğini dile getiren Tanrıverdi, bu duruma bağlı olarak da kamburluklar ve kemik erimelerinin ortaya çıktığını kaydetti. Tanrıverdi, bu dönemden, sindirim ve sinir sisteminin de etkilendiğine işaret ederek, şöyle devam etti: ''Kabızlıklar başlıyor ve kişinin sindirim sistemi eskisi gibi çalışamıyor. Kişi daha sakin bir hayata giriyor. Östrojen hormonunun vücutta yarattığı etki artık azalmış ya da bitmiş durumdadır. Sinir sisteminde ise hafıza kayıpları, dikkatini toplayamama görülebiliyor. Alzheimerın, menopoz sonrası dönemlerde kadınlarda daha fazla ortaya çıktığı gibi çalışmalar yapılmıştır. Bunların dışında kalp hastalıkları artıyor, kalp krizi riski erkeklerde daha fazlayken, menopoz sonrası dönemde kadınlarda erkeklere eşdeğer, hatta daha fazla kalp hastalıkları ortaya çıkıyor. Mesela deri kurumaları meydana geliyor. Bu dönemde üreme sisteminde değişiklikler ortaya çıkıyor. Kişi ağrılı cinsel ilişkiler yaşıyor, üreme organlarında, göğüslerde küçülmeler ve sarkmalar meydana geliyor''
Menopozda klimaterik dönemYrd. Doç. Dr. Gülbu Tanrıverdi, menopoz öncesi ev sonrası dönemi kapsayan klimakterik dönemin 40-45 yaş aralığında başladığını ve yaşlılığa kadar devam ettiğini bildirdi.Bu dönemde, östrojen hormonlarının azaldığını ve hatta bitme noktasına geldiğini vurgulayan Tanrıverdi, şunları kaydetti: ''Menopoz döneminde bu hormon ya bitiyor, ya da bitecek kadar azalıyor. Artık yumurta olmadığı için östrojen de salgılanmıyor ve menopozdan sonraki değişiklikler yaşlılığa kadar devam ediyor. Menopoz öncesi 2-6 yıllık bir dönem ile menopoz sonrası postmenopoz 6-8 yıllık bir dönemdir. Bunların hepsini içine alan dönem de klimakterik dönemdir. Ayrıca bir de vazomotor dönem vardır. Bu dönemde, sıcak basması ve gece terlemeleri gibi değişiklikler yaşanır. Bunların nedenleri hala daha tam olarak aydınlanamamıştır. Fakat vazomotor değişiklikler üzerinde stresin ve beslenme şeklinin çok büyük etkisi olduğu düşünülüyor. Mesela Asyalı kadınlarda sıcak basması çok komik rakamlardadır ama Avrupalı kadınlarda bu sayı oldukça yüksektir. Yani bu da, beslenme ve yaşam şeklinin bu şikayet üzerinde etkili olduğunu gösteriyor.''
Menopoz döneminde beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç Dr. Gülbu Tanrıverdi, farklı besin çeşitleri tüketilmesi gerektiğini söyledi. Tanrıverdi, örneğin tahıl, meyve, sebze, haftada en az bir defa baklagillerden bir besin, her gün kepekli ekmek, haftada iki defa balık tüketilmesinin önemini vurgulayarak, katı yağlardan uzak durulmasını ve zeytinyağı tüketimine ağırlık verilmesini önerdi.

30 Aralık 2009 Çarşamba

KELEBEK İNSAN

Emre Kongar kızları için yazdığı nu kitaptaki kelebek insan çok hosuma giden bölüm oldu.

sevgili kızlarım,
Biliyorsunuz, kelebek doğadaki en güzel yaratıklardan biri. Son derece güzel, son derece zarif.
Yine biliyorsunuz, kelebeğin ağırlığı hemen hemen hiç yok. İşte ben kelebek gibi olmak dediğimde, doğanın güzelliklerini ve zerafetini kendinde toplamış, ama karşısındakine hiçbir yük getirmeyen bir insanı ya da bir ilişkiyi kast ediyorum.
Acaba böyle bir insan alabilir mi? Böyle bir ilişki kurulabilir mi?
Yoksa kelebek gibi bir insan ya da kelebek gibi bir ilişki bir düş mü, ulaşılmaz bir ütopya mı?
Sevgili kızlarım,
Kelebek gibi bir insan sadece verir, karşılık beklemez.
Kelebek gibi bir insan sadece sever, karşılık beklemez.
Kelebek gibi bir insan, severken acıtmaz, verirken borçluluk duygusu yaratmaz.
Verirken ve severken, gğzel ve zarif, karşılık beklemediği ve hiçbir şey istemediği için de ağırlıksızdır.
Hiç kuşkusuz, karşılıksız sevmek, almadan vermek gibi kavramlar çok da insani değildir..

İnsanoğlu, bencil ve benmerkezci insanoğlu, verirken almak, severken sevilmek, kısacası duygularına ve davranışlarına karşılık görmek ister.
Üstelik bu "karşılık görme arzusu", onun yapısındaki en doğal refleksi, çevresiyle ilişkilerindeki en doğal hakkıdır.
İşte bütün bu gerçekler karşısında ben diyorum ki canım kızlarım, bir gün kelebek gibi bir insana ya da bir insanın size sunduğu kelebek gibi bir ilişkiye rastlarsanız, aman onu kaçırmayın.

19 Kasım 2009 Perşembe

Lahana Çorbası

Lahana çorbası zayıflamak için mi? yoo hayır: Kışın hergün çorba içmek bir ihtiyaç gibi geliyor bana. Geçen yıl farklı çorba tarifi arayışına girdiğim bir gün, lahana çorbası karşıma çıkınca acaba nasıl olacak bir deneyeyim dedim.Çok farkılı tarifler var, bende onlardan esinlenerek kendi tarifimi kendim yarattım;bayagı doyurucu ve aşırı saglıklı bir çorba ortaya çıkardığım için kendi kendimi kutladım vallahi. yaptığım kısa araştırmada Ruslar çok fazla tüketiyorlarmış , hatta köylü çorbası olarak nitelendirilmiş, yani fakir fukara çorbası.Faydalarına gelince, o kadar çok ki burda çok yer tutar diye yazamıyorum ama kanserden tutun erkekler için cinsel güce kadar , cilt güzelliğinden ,sinirlerin yatışmasına kadar herşeye kadirmiş.

Tarifime gelince,
Orta boy bir lahanın çeyreği,bir büyük kereviz ( yeşill yaprakları varsa onlarıda ekliyorum), bir ya da iki havuç ,büyük bir sogan, eğer pazardan pırasa almışsam yeşil kısımları,bir iki diş sarmısak,2 adet et bulyon (doğru olan kemikli et) .Asıl tarifte patateste var ama ben kullanımyorum.Patatesli bir yemek ertesi güne kaldığı zaman değişik bir tat bırakıyor ve hiç hosuma gitmiyor ,bu yüzden kullanmıyorum.

Tüm malzemeyi sırasıla düdüklünün icine koyuyorum, üzerine 1 parmak cıkacak kadar su dolduruyorum,üzerine 1 kasık sıvı yag ilave edip 10 dakika (düdük sesinden sonra) pişiriyorum.
Süre dolup tencerenin kapağını actıktan sonra doğrayıcıyla(blender ) karıstırıp üzerine kuru nane yada tarhın atıyorum.

Bu ölçüler de 6-8 porsiyon çıkar.





29 Temmuz 2009 Çarşamba

Sır Tutabilirmisin?


Birkaç hafta önce Cumhuriyet Kitap ekinde Selçık Altun 'un gençlere tavsiye ettiği bir kitap. Ben de oğlum için aldım , o okudu bitirdi .Ben daha okumadım için yorum yazamayacağım ama gerçekten okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.


Kitabın arka kapağından;

Bu kitap masal diyene masaldır, kendini “gerçek”leştirmek isteyene gerçek…

Bu kitap öykü öykü hayattır, ki bu öyküler aklı diri tutar, yüreği sıcak…

Bu kitabı herkes okur ama herkes okuyamaz!Bu kitabı herkes anlar ama herkes anlayamaz!

Ümit edilir ki, bu kitabı okuyan kişi beğenip sevdiklerine de okutsun...

Ümit edilir ki, hakikati arayan kişi bu kitapta kendini bulsun...

Büyük bilge Mevlana’nın hayattan süzüp Mesnevi’sine aldığı, insanlık tarihinde hiçbir zaman eskimeyen, yüzyıllardır her çağda okuyanların yaşamlarına yön veren bilgelik öykülerini edebiyatımızın önemli isimlerinden Metin Celâl derledi. Bunlar, kimine göre Şark masalları, kimine göre gerçek hayat hikâyeleri...

Kıssadan hisse çıkarmayı bilenler ve hayatın fısıltılarına kulak verenler için…

3 Temmuz 2009 Cuma

KARDEŞ MASALLAR



Cumhuriyet kitap ekinde Sn.Feyza Hepçilingir'i takip etmeye çalışıyorum. Bu haftaki köşesinde okuduğum bu masal dizisini , duyanlar duymayanlara anlatsın deyimiyle bende bloguma taşımaya karar verdim. Gerçekten uzun süredir çocuklara bize ait masallar anlatılmıyor, biz çocukluğumuzda duyduğumuz masalları bile çocuklarımıza aktarmıyoruz.Varsa yoksa Amerikan çizgi kahramanları. Oysa çocukken bize anlatılan masallardaki yerleri,kahramanları gözümüzde canlandırır bambaşka dünyalarda gezinirdik. Ne yakzık ki bugün çocuklarımıza hazır hayeller sunuluyor ve neredeyse kendi hayel dünyalarını yaratmaları engelleniyor.


Sayın Yücel Feyzioğlu 1982 yılınndan beri üzerinde çalıştığı yirmi kitaplık büyük “Türk Dünyası Masalları”ndan küçük bir seçme olan Kardeş Masallar ,birçok çocuk için bir başlangıç olabilir.

Masalların dil, coğrafya, kültür, zaman ve diğer belirleyicilere karşı direnen gizemli bir gücü olduğunu biliyoruz. Bu güç, süslerinden arınmış masalların temel özelliklerde nasıl da birleştiğini hemen gösterecek kadar etkili. Azerbaycan’dan Gagavuz Yeri’ne, Hakas Özerk Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye, Yakutistan’dan Avrupa’ya, Kuzey Kıbrıs’a, Balkanlar’a uzanan bu masallar birleştirmeyi, gizemli kalmayı, sevgi yaymayı ve insanları birbirine bağlamayı hedefliyor. (Antoloji.com tanıtımdan)


Trabzon valiliği de bu yirmi kitabın içinden 6 kitap yayınlatmış.Teşekkürler Sayın Nuri Okutan. 81 ilimizin sizin gibi valilere çok ihtiyacı var.